10.05.2008
Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu 119. Hafta Basın Açıklaması:
İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜNÜ HER DİNDEN KİŞİ İÇİN İSTİYORUZ
İnanç özgürlüğü platformu olarak ilk başladığımız günden beri sadece kendimize yönelik baskılara karşı değil tüm inanç sahiplerine yönelik baskılara karşı olduğumuzu ilan ettik. sadece başörtülülere yönelik baskılara karşı değil her dinden her ideolojiden insanın uğradığı mağduriyeti tel'in ettik. İnanç özgürlüğü tüm insanlar için evrensel bir haktır. İnancını yaşama yaşatma ve propagandasını yapma hakkı ayrımsız her kesimden kişinin sahip olması gereken bir haktır.
Ankara Cebeci''deki Kurtuluş Kilisesi''ne gelen 3 kişinin ''''silah
tehdidiyle kilisenin kapatılmasını istediği''
basına yansıyan haberlerden anlaşılmaktadır. Türkiye'de Hıristiyanlar ve
Müslümanlar arasında bir düşmanlık ve
kan davası yoktur. Farklı dinden bir başkasına karşı
yüzyıllardır hoşgörülü davranan bir toplumun müntesipleriyiz. Yüzyıllardır bu
topraklarda Yahudi, Hıristiyan, Müslüman hep beraber
huzur içinde yaşamıştır. Halen de bir
problem yoktur.Şüphesiz ki
inandığı dinin doğru
olduğuna inanan birisi
farklı dinden bir başka kişinin de kendi dinine
inanmasını ister.Bu doğal
bir duygudur.Fakat herhangi bir
inancı olan kişi farklı inançlara
zorla baskı yapılmasına
en şiddetli bir
şekilde karşı çıkmalıdır
çıkmıştır da.Zaten samimi din mensuplarının birbirlerine
karşı bu hoşgörüyü saygıyı gösterdiğini
biliyoruz.Türkiye'de son yılarda
artan kilise ve
rahiplere yönelik saldırıların
herhangi bir İslami
hassasiyetten
kaynaklanmadığı da her
geçen gün daha
bir açık şekilde
anlaşılmaktadır.Alkollü ve yüz
kızartıcı suçtan sabıkalı
kişilerin de bu saldırılarda
piyon olarak kullanıldığı sonradan
anlaşılmaktadır.Herhangi bir İslami
hassasiyeti olmayan ama
gizli ve
derin çevreler tarafından inanç
sahiplerinin kiliselerine saldırı
düzenlenmesi için azmettirildiği bilahare
anlaşılan bu kişilerin
Türkiye'de kaos ve
anarşi çıkarmak istedikleri
bellidir.Zaten son zamanlarda
yakalanan Ergenekon çetesinin
benzer faaliyetler içinde
olduğu basına yansıyan
haberlerden anlaşılmaktadır.Rahip cinayetlerinin altından
Ergenekon kokuları gelmektedir.Danıştay saldırganı
Alpaslan Aslan ile
Ergenekon tutuklusu Veli
Küçük'ün birlikte çekilmiş fotoğrafları yayınlandığı
halde yargı bu konunun üstüne gitmemeyi tercih
etmiştir.Bu tavır yeni
kilise saldırılarının önünü açabilir.Zira
artık aşikar olmuş Ergenekon
ve kullanılan gençler birlikteliğini görmezden
gelme mantığı artık hakim
olmuş demektir.Sorumluluk
sahibi kişiler oynanan oyunun
farkına varmalıdır.Bu ülkede
inanç grupları arası
bir sürtüşmeyi tezgahlamaya
çalışıp bu halden
antidemokratik meyveler
devşirmeye çalışanlar vardır.Fakat
artık takke düştü kel
göründü.Bu oyunun farkına
herkes vardı.Bu toplumda
inanç gruplarını ,farklı
etnik toplulukları birbirine
düşürmeye çalışanların
maskesi düşmüştür.Nasıl ki yurtdışındaki
Müslümanlar için camii hakkı
olması gereken b bir
hak ise yurdumuzda
da farklı inanç gruplar
için farklı ibadethaneler
bir haktır.
Biz özgürlük talep ederken hiç
bir zaman sadece kendimiz
için böyle bir
talebimiz olmadı. Bunu ısrarla
söyledik. Ancak namaz kılan kişilerin görüntülerini bile esrarengiz bir şekilde
ve düşmanca sunan
medyanın çifte standardı da
gözümüzden kaçmamaktadır. Medya
ibadetlerini yapan kişileri hedef tahtasına oturtmakta ve medyatik lince tabi tutmaya
çalışmaktadır.
Ama kim çifte
standart yaparsa yapsın
biz hakkı hakikati
söylemeye çalışacağız ve
bu hep bizim
yüzümüzü ağartacak alnımızı açık kılacak
olandır.
MAZLUMDER Ankara Şube
Yönetin Kurulu Üyesi
Serkan CODAL