Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu 264. Hafta Basın Açıklaması

ANKARA İNANÇ ÖZĞÜRLÜĞÜ PLATFORMU 264. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

Değerli basın mensupları ve değerli katılımcılar 264. hafta basın açıklamamıza hoş geldiniz.

Üniversiteler 2. yarıyıl öğretim dönemlerine başladılar. YÖK'ün açıklamalarına rağmen bazı rektör ve dekanların keyfi uygulamaları hala devam ediyor. Bunun son örneği Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinde yaşandı.

Başörtülü kızlarımız derse girebilmek şöyle dursun, kampus bahçesine bile adım atamıyor. Hani bütün öğrenciler özgür bir şekilde derslere girebilecek, gerekirse ders hocaları herhangi bir müdahalede bulunmadan (hiç de hakları olmadığı halde) tutanak tutacaklardı? Hani kimsenin eğitim hakkı engellenemezdi? Maalesef keyfi uygulamalar kanunların ve yayınlanan genelgelerin önüne geçiyor. Ülkemizde bu trajikomik manzaralar yaşanırken, çocuklarımız başörtüsünden dolayı okullarına giremezken, diploma törenlerine katılamazken, hak ettikleri ödülleri almak için sahneye çıkamazken, dünyada işlerin böyle yürümediğinin bir ispatı olarak başbakanımızın başörtülü eşine Brüksel'de "Geleneklere Bağlı Kalarak İlerlemenin Sembolüsünüz" denilerek barış, özgürlük ve demokrasiye katkılarından dolayı ödül verilebiliyor. Bu manzaradan gurur mu duymalı, halimize üzülmeli mi sevinmeli mi bilmiyoruz.

Hak almak için sokaklara dökülmek mi gerekiyor? Son günlerde komşu ülkelerde gördüğümüz olayların bir benzerinin yaşanmaması için hak ve özgürlüklerin kullanılmasından yana olduğumuzu her fırsatta dile getiriyoruz. Her alanda başörtümüzle kabul görünceye kadar da mücadelemize devam edeceğiz. Bu yılan hikâyesine dönen süreçte tükenen gençlerimizin kimse farkında değil. Onların yiten umutlarının, kaybolan yıllarının hesabını kim verecek? Geleceğimizin teminatı olan bu genç beyinlerin böylesine harcanması ülkemiz için büyük bir kayıp değil mi? Bu ülkenin çıkarlarını düşündüğünü söyleyenler bunun ne zaman farkına varacaklar?

Daha uluslar arası boyutta ki karikatür krizinin izleri silinmemişken, ülkemizde de bir karikatür krizi ortaya çıktı. Geçtiğimiz günlerde bir karikatür dergisinde İslam dininin temel değerlerine alenen hakaret içeren bir karikatür yayınlandı. Türk Ceza Kanunun 125. maddesine göre kutsal sayılan değerlere basın yoluyla hakaret edilmesi ceza-i müeyyide gerektirir. Bu güne kadar basın yayın yolu ile TV dizileri ve sinema filmleri ile İslam'ın kutsal saydığı değerlere hakaret edilmesi öylesine kanıksanmış ki, bu karikatüre küçük bir kesimin dışında ses çıkaran olmadı. Oysa birçok duyarlı STK'dan ve özellikle de Diyanet İşleri Başkanlığından yapılan açıklamaları yeterli ve doyurucu bulmadık.

Çok uzun süredir ülke gündemini "Balyoz Davası" meşgul ediyor. Tutuklamaların akabinde sanıkların aileleri ve yakınları ayağa kalktılar. Dava bitene kadar kimseyi suçlayamayız ama dava bitene kadar kimseyi aklayamayız da. Bu ikisini birbirine karıştırmamak gerekir. Malum medyanın tavrı kamuoyunu ikinci şıkka yönlendirme amaçlı görünüyor. Bunları her fırsatta gündeme taşıyan basın, YAŞ kararları ile ordudan atılan binlerce subay ve ailelerini maalesef görmezden gelmişti. Her türlü kazanılmış hakları ellerinden alınan, kamu da görev almaları dahi engellenerek hayatları iyice zorlaştırılan bu insanlar ne hak arayacak bir merci ne de seslerini duyurabilecek bir ortam bulamamışlardı. Bugün ortalığı velveleye verenler o zaman niçin hiç bu mazlum insanların yanında olmadılar ve seslerini çıkarmadılar.

Hak ve özgürlüklerin herkese aynı şekilde uygulanacağı bir adalet sisteminin olduğu günlerde buluşmak dileğiyle.

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu

İLKDER - Aysel YILMAZ

FAALİYET BİLGİLERİKategori Adı EylemlerTarih 2011-02-21
Okunma Sayısı : 1092
Şube ve Temsilcilerimiz
ankara
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - Mazlumder / Ankara Şubesi
Adres: Kocatepe mah. İnkılap sokak 31/8 Kızılay Çankaya/ ANKARA
E-posta: ankaramazlumder[a]gmail.com | Telefon: 0312 419 30 40 | Faks:

Ziyaretçi Sayımız : 4645319