A.İ.Ö.P. 309. Hafta Basın Açıklaması

Değerli Basın Mensupları ve Değerli Katılımcılar, 309. haftasına ulaştığımız bir basın açıklamamızda yine sizlerle birlikteyiz.

Ülkemizde yaşanan son acı olay bizlere bir daha göstermiştir ki, terörle mücadele yöntemlerinde 90'lı yılların başına döndük. Sürekli öldürerek bir yere varılamayacağını ülkemizin yaşadığı süreçte görmüş bulunuyoruz. Şiddet şiddeti doğurmaktadır. Kürt surununun çözülmesi için yapılan ekonomik, sosyal, kültürel açılım süreci de son olayla sekteye uğratıldı. Bu böyle devam ettiği sürece geçmişte yaşanan ve bugün de yaşadığımız böylesi vahim sonuçların ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır. "Bu bir operasyon kazasıdır" denilerek bu olayın üstü kapatılamaz. Yitirilen masum 35 canın içinde bulunan 19 can daha çocuk yaştadır. 12'sinde, 13'ünde okul harçlıklarını ve ailelerinin geçimini sağlamak amacıyla çıkılan bu ölüm yolunda hayatlarını kaybederken yüreklerimize de ateş düşmüştür. Bu ateşin sönmesini hiçbir şey sağlayamaz. Bu nasıl olmuştur, kimler suçludur, kimlerin sorumluluğu vardır, bir tuzak mıdır, provokasyon mudur? Bunlar elbette titizlikle soruşturulmalıdır ama yine de ortada bir gerçek vardır ve 35 masum cana kıyılmıştır ve bu gerçeği hiçbir sonuç değiştiremez. Ateş düştüğü yeri yakmıştır ve bu olay iktidarı ile muhalefeti ile ve devletin sorumlu tüm kademeleri ile siyasi çekişme malzemesi yapılmaktan uzak durulmalı ve sert söylemleri de terk etmelidirler. Ortada vahim bir gerçek varken taraflar arasındaki bu çekişmeler gerçek gündemi ikinci plana düşürmektedir. Ama yine de bundan sonra bir daha böylesi olayların yaşanmaması; doğusuyla batısıyla kardeşçe yaşamanın tesis edilmesi ve barış için gerekli somut adımların atılması gereklidir. Ayrıca bu olay bize bölgedeki yaşanan yoksulluğun boyutlarını ve insanları kaçakçılık yapmaya sevk eden şartları bir kez daha sorgulamamız gerektiğini ortaya çıkarmıştır.

Yaşanan bütün gelişmeler bizlere bir kez daha göstermiştir ki; en yakın zamanda toplumun tüm kesimlerinin beklentilerini karşılayacak yeni bir Anayasa için çalışmaların daha da hızlandırılması gerekiyor. Hak ve özgürlükler açısından geniş bir uygulama alanı olması gereken yeni Anayasada son olaylara ilişkin olarak da farklı düzenlemeler istiyoruz.

Türkiye'de artık pek çok şey tabu olmaktan çıktı ve tartışmaya açıldı. Fakat mevcut Anayasamızda değiştirilemeyen hatta değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen maddeler dururken nasıl bir demokratik açılımdan bahsedilebilir. Her zaman söylediğimiz gibi yönetmelikler ve tüzükler asla Anayasanın önüne geçmemelidir. Bugün bir başörtüsü problemi varsa Anayasaya rağmen uygulanan bu keyfi yönetmeliklerin sonucudur. Bunun son örneği geçtiğimiz günlerde Kayseri'de yaşandı. İmam Hatip Lisesinde Milli Güvenlik dersi hocasının başörtülü öğrencileri derse almaması bir garabet ise de asıl önemli olan derslere bir öğretmenin değil de bir askerin girmesidir. Sivilleşme yolunda önemli adımlar atan Türkiye'nin bu soruna da el atıp inanan insanların kanayan yarası haline gelen başörtüsü problemini hiçbir keyfiliğe fırsat vermeyecek kesinlikte çözmesi gerekmektedir. İnsanların eğitim hakkını insan haklarını hiçe sayarak engelleyen yasakçılar için uygulanan caydırıcı yaptırımların tatbik edilmesi gerekmektedir. Bu insanların yaptığı yanına kalıyorsa bu sorunlar yaşanmaya devam edecektir. Ayrıca binlerce öğretmen atanmayı beklerken ve Türkiye sivilleşme yönünde önemli adımlar atarken dışarıdan bir askerin görevlendirilmesi ne kadar doğrudur?

Hakkında dava açılan Kenan EVREN'İN önümüzdeki günlerde sanık sandalyesinde hesap verecek olması, çocuklarını 12 Eylül'e kurban veren aileleri bir nebze olsun rahatlattı. Ancak davanın göstermelik olmaması ve darbecilerin formaliteden değil, gerçekten yargılanması gerektiğine inanıyoruz.

Hukukun üstünlüğünü savunduklarını söyleyen İstanbul Barosunun başörtülü stajyer avukatları ile ilgili olarak stajyerlik başvurularının kabul edilmemesi yönündeki kararı anlaşılır gibi değil. Geçtiğimiz günlerde bir otelde yapılan toplantıyı özel mülke zorla girme pahasına engelleyen Baro hangi zihniyete sahip olduğunu göstermiştir.

310. haftada yine burada inşallah umutların ve ülkemiz adına güzelliklerin konuşulduğu bir haftada buluşmak dileğiyle.

İnanç Özgürlüğü Platformu Adına

iLKDER (İlke İlim Kültür ve Day. Der.)

Hadiye KILIÇ

 

FAALİYET BİLGİLERİKategori Adı Basın AçıklamalarıTarih 2012-01-09
Okunma Sayısı : 1253
Şube ve Temsilcilerimiz
ankara
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - Mazlumder / Ankara Şubesi
Adres: Kocatepe mah. İnkılap sokak 31/8 Kızılay Çankaya/ ANKARA
E-posta: ankaramazlumder[a]gmail.com | Telefon: 0312 419 30 40 | Faks:

Ziyaretçi Sayımız : 4645207