Sivil Kürt Vatandaşların Can Ve Mal Güvenliği Derhal Sağlanmalıdır!

6 Eylül 2015 tarihinde Dağlıca’da resmi rakamlara göre 16 askerin yaşamını yitirdiği olayın ardından Ankara Beypazarı ilçesinde halk protesto gösterisi düzenlemek için sokaklara dökülmüş, bu protesto sırasında ilçede yaşayan Kürt vatandaşlar etnik kimlikleri sebebiyle açık bir şekilde hedef alınmıştır.

7 Eylü tarihinde;
Akşam saatlerinde Dağlıca’da yaşanan olayı protesto etmek için sokağa dökülen ve konvoy oluşturan bir grup eylemci konvoyun arasında kalan Mardin ve Diyarbakır plakalı araçlarda bulunan vatandaşları darp edip araçlarını yakmıştır. Daha sonra Kürt vatandaşların yoğunlukta yaşadığı Zafer Mahallesine yönelen saldırgan kitle burada yaşayan vatandaşları da tehdit edip bazı vatandaşları darp etmiştir. 24 kişinin yaralandığı, birçok kişinin darp edildiği gecede Mardin ve Diyarbakır plakalı pek çok aracın yanı sıra Kürt vatandaşlara ait bazı evler de yakılmıştır.

Olayla ilgili Mazlumder adına Ankara Şube yöneticileri Adem Kılıç, Ahmet Işıktekiner, Oktay Tatlıcıoğlu ve Zeynep Naz Tatlıcıoğlu bölgeye gitmiş, gerekli incelemelerde ve görüşmelerde bulunmuşlardır. Olayların ertesi günü 8 Eylül 2015 tarihinde ilçeye giden heyet; Beypazarı Kaymakamı Suat Seyitoğlu, Emniyet mensupları, saldırıya uğrayan bazı vatandaşlar ve olayın görgü tanıklarıyla görüşmüştür.

Görgü tanıklarıyla yapılan görüşmelerde; mevsimlik gelen işçiler haricinde ilçede uzun yıllardır yaklaşık 2000 civarı Kürt vatandaşın yaşadığı ve olaylar esnasında yaşadıkları mahallenin kasıtlı olarak hedef alındığı öğrenildi. Beypazarı ilçe girişinde Mardin’e dönmek için 25 kişilik araca 38 kişi binen ve kendilerini can havliyle ilçeden dışarı atıp paralarını almak için yol kenarında patronlarını bekleyen bir grup işçiyle görüşüldü.  Mardin’e dönen kadın mevsimlik işçilerden 21 yaşındaki E.A. çok korkunç bir gece geçirdiklerini, evlerinin, arabalarının yakıldığını ve saldırganların itfaiyenin yangına müdahalesini bile önlemeye çalıştıklarını söylerken, 23 yaşındaki bir diğer kadın işçi Z.K. gece vakti saldırgan kalabalığın kapılarına dayandığını “erkekseniz dışarı çıkın, yoksa evi yakacağız” şeklinde tehditler savurduğunu, “hepimiz kadınız evde erkek yok” diye cevap vermeleri üzerine ısrarla kapılara yüklenmeye devam ettiklerini aktardı. Polisin ise saldırı gerçekleştikten 2.5 saat sonra olay yerine geldiği öğrenildi.

Zafer Mahallesinde yapılan gözlemler sonucu mahallenin tamamen boşaltıldığı ve Kürt vatandaşların ilçeyi çok büyük oranda terk ettiği görülmüştür. Ayrıca Kürt ailelerin kendi güvenliklerini sağlamak için evlerine Türk bayrakları astığı da dikkate çarpmıştır.

Beypazarı Emniyet Mensuplarıyla yapılan görüşmede; bu tür toplumsal olaylarda kitlenin kontrolünün çok zor olduğu ve bu sebeple ilk etapta müdahale edilemediği, geç kalındığı belirtilmiş, Beypazarı emniyet teşkilatının böyle bir olaya hazırlıklı olmadığı, gerekli hiçbir önlemin alınmadığı açıkça görülmüştür. Öte yandan yapılan görüşmede olayın vahameti görülmeyip, “3-5 serserinin yaptığı iş” olarak anlatılması kamuya yanlış bilgi verilmesi ve emniyetin tarafgir bir tutum takındığı şüphesini oluşturmuştur.

Beypazarı Kaymakamı Suat Seyitoğlu ile yapılan görüşmede; İlçede yaşayan Kürt vatandaşların tarım işçiliği yaparak ilçe ekonomisine çok büyük katkı sağladığı ancak yaşanan olayın ardından can ve mal güvenliklerinin kalmadığı, bu sebeple tüm işçilerin bir iki gün içerisinde ilçeyi terk ettiği teyit edilmiştir. Seyitoğlu bu durumu “ortam yumuşayıncaya kadar ilçe dışına çıkılması” olarak nitelendirerek yetkililerin göçü teşvik eden bir tutum takındığını da göstermiştir. Olaya müdahale için Beypazarı ilçe emniyet teşkilatının yeterli olmadığı belirten Seyitoğlu olaya geç müdahale edilmesinin sebebinin Ankara’dan gelecek ekiplerin beklenmesi olduğunu belirtti. Öte yandan yetkililerin bu vatandaşların güvenliğini sağlamak için kasıtlı veya kasıtsız olarak önlem almadığı ve Kürt vatandaşların Beypazarı’nı terk etmelerinin sorunun çözümü olarak görüldüğü anlaşılmıştır. Ayrıca Seyitoğlu’nun saldırıyı basına “duygusal tepki” olarak nitelendirmesi ve “buna diyecek bir şeyimiz yok” beyanında bulunması yine olayın vahametinin gizlenmeye çalışıldığını ve tarafgir bir tutumun söz konusu olduğunu göstermektedir. Seyitoğlu; olayla ilgili ekiplerin şuan tespit aşamasında olduğunu ve faillerin yakalanması için gerekli adımların atıldığını belirtti.

Çatışmalı ortamının sonucu olarak toplumdaki kutuplaşmanın ve iç savaş psikolojisinin tezahürü olan bu tür olayların yaşanmasının çatışmalar devam ettiği sürece kaçınılmaz olduğu, çatışmalı sürecin en büyük zararını sivil halkın gördüğü, Türkiye’nin dört bir yanında kişilerin can ve mal güvenliğinin bulunmadığı açıkça görülmektedir.  30 yıllık çatışma sürecinin ardından başlayan ve 2.5 yıl süren barış süreciyle umutlanan halkın barış beklentisi için taraflar gerekli adımları derhal atmalıdır. Aksi takdirde Beypazarı örnekliğinde görüldüğü üzere toplumda oluşan ayrılık kitlelerin büründüğü cinnet haliyle telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurmaya devam edecektir.

MAZLUMDER olarak öncelikle sivil halka yönelik her türlü saldırıyı lanetliyor, yetkilileri çatışma sürecinde izledikleri tarafgir tutumu bırakıp devletin asli vazifesi olan kişilerin can ve mal güvenliğini korumaya yönelik tedbirleri alması çağrısında bulunuyoruz. Beypazarı’nda yaşanan sürecin failler ve sorumlular bulununcaya ve olayda ihmali olanlar tespit edilinceye kadar takipçisi olacağımızı belirtiyoruz!

 

Ahmet  IŞIKTEKİNER
 
MAZLUMDER Ankara Şubesi Sekreteri

 

 

 

 

FAALİYET BİLGİLERİKategori Adı Basın AçıklamalarıTarih 2015-09-09
Okunma Sayısı : 1716
Şube ve Temsilcilerimiz
ankara
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - Mazlumder / Ankara Şubesi
Adres: Kocatepe mah. İnkılap sokak 31/8 Kızılay Çankaya/ ANKARA
E-posta: ankaramazlumder[a]gmail.com | Telefon: 0312 419 30 40 | Faks:

Ziyaretçi Sayımız : 4203793