Ankara İnanç Özgürlüğü Platformunun düzenlemiş olduğu 296. hafta
basın açıklamamıza hoş geldiniz.
Yasak hala devam ediyor...
Zihinlerde oluşturulan ''yasak kalktı'' algısına karşılık maalesef
İlköğretim okulları, Liseler, Üniversiteler ve kamusal alan diye tabir
edilen tüm alanlarda inançlı insanlara baskılar ve başörtüsü yasağı
hız kesmeksizin devam ediyor.
Türkiye'nin farklı üniversitelerinde kimi dekan ve öğretim üyelerinin
YÖK başkanlığının uyarılarına ve vermiş talimatlara kulak asmadıkları
ve yasak konusunda ısrarcı oldukları bize gelen haberler arasında. Bu
haberlerin YÖK başkanlığına gelmemiş olduğu düşünülemez. Kişisel heva
ve hevesler özgürlüklerin önünde duran aşılamaz bir engel niteliğinde.
Başörtülü öğrenciler diğer arkadaşlarının gözü önünde hakarete
uğramakta, vicdanlarında ve psikolojilerinde onarılması zor yaralar
açılmaktadır. YÖK Başkanlığı gereğini yapmalı ve basında yer alan
"keyfi uygulamacılar hakkında soruşturma açılacağı" sözüne işlerlik
kazandırmalıdır. Bu konuda sözde kalıp fiile geçirilmeyen ifadeler
yasakçı zihniyeti daha da cesur kılmaktadır.
Yazılı ve görsel basında dolaşıp, boy boy demeçler vererek her
seferinde hukukun üstünlüğünden, insan hak ve özgürlüklerinden, ifade
serbestîsinden ve bunlara dönük baskıdan bahsedenlerin; dindar
insanlar ve başörtüsü söz konusu olduğunda kendi kişisel
inisiyatiflerini yasaktan yana koymaları, bu söylemlerinde ne derece
samimi olduklarını belgeler niteliktedir. Üniversiteler halka ve
halkın değerlerine meydan okunacak yerler değildir.
Lise ve ilköğretim okulları da yasağın hız kesmediği sahalardan.
Haydin kızlar okula kampanyaları ile okullara davet edilen çocuklar ve
velileri kapıdan içeri girdiklerinde ise yasakla yüz yüze kalmakta ve
kişisel haklarında ısrarcı olduklarında ise tehdit ve hakarete
uğramaktadırlar. Yasakçı okul idarecileri kendilerine paravan olarak
kılık kıyafet yönetmeliğini göstermektedirler. Kılık kıyafet
yönetmeliği sosyal hayatın her alanında yasağa gerekçe olarak
sunulmakta ve kişisel tercihleri yüzünden insanlar mağdur
edilmektedir. Anayasanın farklı maddelerinde kişisel hak ve
özgürlükler teminat altına alınmışken keyfi olarak oluşturulan
yönetmelikler özgürlüklere engel teşkil etmektedir. Toplumun
değerleri,akıl ve izanla bağdaşmayan ve yasağa gerekçe teşkil eden
yönetmelikler yeniden düzenlenerek, insanla barışık ve insani
değerleri önceleyen bir hale büründürülmelidir. TBMM'de kendi özelleri
adına kıvrak bir şekilde hanım vekillerin etek giymesi zorunluluğuna
son veren vekiller aynı kıvraklığı başörtüsü konusunda da
göstermelidirler. Artık inanan insanlar ve özelde başörtülüler yönerge
ve yönetmelikler gerekçe gösterilerek aşağılanmamalı ve tüm hakları
iade edilmelidir.
Son olarak kimi Avrupa devletleri, Azerbaycan ve Kazakistan'da laiklik
adına uygulanan yada uygulanması planlanan yasaklar, laikliğin hiçte
revize edilmeye çalışılan anlamı ile farklı görüşten insanlara eşit
mesafede durmak anlamına gelmediği aksine baskının ve zulmün temelinde
yer alan bir dayanak noktası olduğunu belgeler niteliktedir. Bizler
laik unsurların aksine özellikle arap ülkelerinde yönetimlerini
şekillendirecek kardeşlerimize İslam'ın kuşatıcı adalet anlayışı ile
hareket etmeleri ve tüm dünyaya örnek niteliği taşıyacak asrı saadet
dönemini günümüze taşıyacak bir devlet mekanizması oluşturmalarını
tavsiye ediyoruz.
Yasaklar devam ettiği müddetçe burada olmaya ve sesimizi yükseltmeye
devam edeceğiz.
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU adına
İHH ANKARA YÖNETİM KURULU ÜYESİ SERKAN CODAL