Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu 297.Hafta Basın Açıklaması 14.10.2011
Değerli basın mensupları ve değerli katılımcılar 297. hafta basın açıklamamıza hoş geldiniz.
Türkiye, Meclisin açılmasıyla birlikte yeni Anayasa çalışmalarına odaklandı.24. Dönem TBMM zor bir dönem olmasının yanı sıra tarihe geçecek bir dönemdir. Bu sebeple katkı yapanlarda tarihe geçecektir. Siyasi partilerin yeni Anayasa üzerinde pekte uzlaşamayacağını görsek de temenni ediyoruz ki iktidarıyla, muhalefetiyle ortak, evrensel değerlerde anlaşarak yeni Anayasayı yaparlar.
Her ne kadar yeni Anayasa'yı sihirli bir değnek gibi görüp her meseleyi çözeceğine inanmamakla birlikte bir başlangıç olmasını umut ediyoruz.
Bütün kesimlerin (vatandaş, azınlık,çalışan, çalışmayan, öğrenci,çocuk, engelli v.b) kendisini bulabileceği, sahip çıkacağı, hiçbir şeyin açıkta ve muallakta kalmayacağı bir Anayasa olmalı.
Yeni Anayasa değiştirilmez hükümler içermemeli ama Anayasa maddesi de yönetmeliklerle, yönergelerle ikame edilip değiştirilmemelidir. Üniversitelerdeki keyfi başörtüsü yasağı bunun en açık örneğidir.
Ön şartsız bir Anayasa istiyoruz. Toplumsal barışın sağlanması için, farklılıkları zenginlik olarak gören demokratik kazanımları geliştiren, toplumsal bir mutabakatı tesis eden özgürlükleri en geniş şekliyle yaşanılır kılan bir zihniyet dönüşümünü destekleyen bir Anayasa istiyoruz.
Meclis iç tüzüğünün vekaleti veren asli vatandaşların talepleri doğrultusunda değiştirilmesi gerekiyor. İlk kurucu meclise baktığımızda her kesimden seçilen milletvekillerinin kılık kıyafetlerine bakılmaksızın meclis çalışmalarını yürüttüğünü görüyoruz. Tek tip kıyafetten çok herkesin üzerinde uzlaşabildiği temel ahlak kurallarına uygun her kıyafetin serbestçe giyilebilmesini öngören bir değişiklikten yanayız. Geçtiğimiz dönemlerde halkın oylarıyla seçilmiş başörtülü bir milletvekiline haddini bildirmeye kadar varan onur kırıcı davranışları TBMM çatısı altında maalesef izledik. Bu gün bu ve bunun gibi sorunların çözümü için bir fırsattır.
Başörtüsü yasağını kaldıracağız diyerek seçim meydanlarında söz verenler bugün ellerine geçen fırsatı değerlendirmeyip, önergenin kim tarafından ne sebeple verildiği ile uğraşıp Anayasa Komisyonuna geri gönderiyorlar. Bir kısmı da zaten iç tüzük başörtüsünü yasaklamıyor diyorlar. Peki yıllar önce meclise bile girmesine tahammül edemediğiniz başörtülü milletvekiline neden sahip çıkmadınız. Artık milletvekilleri de lider tahakkümünü yıkıp özgür iradeleriyle karar vermeliler.
Her geçen gün artarak devam eden kadın cinayetleri medyada da teşhir edilmeye başlandı. Geçtiğimiz günlerde önce dövülüp sonrada sırtından bıçaklanarak öldürülen bir kadının görüntüleri hem gazetelerde hem internette yayınlandı. Dayak yiyerek onur ve şerefi kırılan, acımasızca öldürülen kadını bir de medya aracılığıyla onurunun kırılmasını asla tasvip etmiyoruz. Farkındalık yaratmak bahanelerini de kabul etmiyoruz. Ancak vicdan sahiplerine farkındalık yaratabilirsiniz, insanlıktan nasibini almamış olanlara bunlar belki de daha da cesaret verecektir. Yüzü gözü morarmış, bir yerleri kırık kadın görüntülerinin yanına'' artık bunları kanıksadık daha fazlasını da gösterelim'' anlayışını şiddetle kınıyoruz.
Sorunların değil umutların konuşulduğu 298. Haftada buluşmak dileğiyle. İLKDER