BAROSUNUN DANIŞTAYI!
Danıştay 8. Dairesi, İstanbul Barosu'nun başvurusu üzerine Yüksek Öğretim Kurulu'nun (YÖK) üniversiteye girişte katsayı farkını kaldıran kararının yürütmesini oy birliği ile yeniden durdurmuştur.
Danıştay'ın aynı dairesi buna benzer başka bir davada "katsayı belirleme ve sınav sistemini değiştirme kararının YÖK'te" olduğuna hükmetmiş, ancak bu kez geçmişte verdiği kararları yalanlamak pahasına meslek okulu öğrencilerinin geleceklerini karartacak bir karara imza atmıştır.
2547 Sayılı Yükseköğretim Yasası'nın 'yükseköğretime giriş' başlıklı 45'inci maddesinde "Yükseköğretim kurumuna girecek öğrencilerin ne şekilde o kurumlara kabul edileceğiyle ilgili gerekçeler YÖK tarafından belirlenmektedir" denilmektedir.
Dolayısıyla Danıştay 8. Dairesi kanunen YÖK'nun sorumluluğunda bulunan bir alana yetkisi dışında müdahale etmiş ve bu müdahalede geçmiş kararlarını yalanlamıştır.
İdari yargının geçmiş kararlarını yalanlamak pahasına verdiği bu karar, yargının güvenilirliğini tartışma konusu yapmaktadır.
Bu kararın alınmasında en büyük pay şüphesiz İstanbul Barosunundur. Hukukun yaygınlaştırılması ve adaletsizliklerin giderilmesi için çalışması ve hukuktan taraf olması gereken bir kurumun, üzerine vazife olmadığı halde yüksek öğretimde eşitlik ilkesinin iptali için çalışması manidardır.
Bize göre İstanbul barosu yöneticileri hukuk fakültesi diploması sahibi avukatlar olmalarına rağmen hukuk nosyonuna sahip olmayan ticaret erbabıdır.
Türkiye'de bir süredir hukuk devleti çizgisinden çıkılarak, ülkenin yargıcı cumhuriyetine çevrilmesi çabaları gözlemlenmektedir.
Bu karar yargının, yasama ve yürütmeyi kontrol etmesi, yasama ve yargı ergi üzerinde baskı kurma çalışmalarının en bariz örneğidir.
YÖK, Meslek lisesi öğrencilerini bu ideolojik çarpışmanın dışında tutarak, öğrencilerin moral motivasyonlarını da göz önüne alarak en kısa sürede katsayı problemini çözüme kavuşturmalıdır.
Öte yandan Danıştay'ın Türkiye gerçeklerine aykırı olarak 45 gün gibi kısa bir sürede katsayı davasını karara bağlaması, verilen kararın matbu bir karar olduğu izlenimi doğurmuştur.
Danıştay bundan sonraki davalarda aynı hızla karar veremezse bu yöndeki şüpheleri doğrulamış olacaktır.
Eğitimde eşitlik vazgeçilemez bir insan hakkıdır. Ve bu karar ideolojik bir karardır!
Bütün kurumları ideolojik çarpışmalarında genç zihinleri harcamamak ve ülkenin geleceğini kişisel ve ideolojik çıkarlarına kurban etmemek konusunda uyarıyoruz.